Kafka çalışmalarıyla tanınan Prof. Dr. Ahmet Sarı, ünlü yazarın az bilinen bir yönüne ışık tutuyor: Kafka’nın vejetaryenliği, yeme-içme alışkanlıkları ve bunların eserlerine yansımalarını, titiz bir çalışmayla inceliyor. Kafka’nın pek bilinmeyen bu yönü, yazdıklarını yorumlamakta size bambaşka pencereler açacaktır.
“Kafkaesk Anorexia” sadece beden ve başın, ruhla bedenin birbirinden kopukluğunu dillendirmez, bir varlık alanına açılarak organsız beden oluşluğu da dillendirir. Somut etten soyut alana açılmayı bir ödev sayar. Derisi, kılları, gözenekleri olan; terleyen, kanlı canlı etten olan, kanlı canlı bir et parçasında şekil bulan ve bu canlının zihninde yurt edinen, yuva kuran ancak onun zihninde gelişme ve serpilme olanağına sahip epistemenin, bilginin, bilmenin de bir anorexik kazısını amaçlar.
Ahmet Sarı
Genel Özellikler |
|
Çevirmen | |
Barkod | 9786257163224 |
Sayfa Sayısı | 352 |
Baskı Sayısı | 1. Baskı |
Cilt Tipi | Karton Kapak |
Dil | Türkçe |
Kağıt Cinsi | 1. Hamur kuşe |
Boyut | 13.50 x 19.50 |
Masalların işlevi, içinde doğdukları kültürel dokunun şifrelerini taşıyor olmalarındandır. Her ne kadar olağanüstü yaratıklar, canavarlar, yarı insan yarı hayvan canlılardan kurulmuş bir dünyayı anlatsalar da, sonuçta, anlatıldıkları toplumun ruhunu yansıtırlar.
Moğol Masalları, uçsuz bucaksız Orta Asya çöllerinde yaşayan göçebelerin kültürlerine dair ipuçlarını sergilemektedir. Kâmuran Şipal’in dilimize kazandırdığı bu masallar, edebiyat meraklılarının yanı sıra toplumsal bilimlerle ilgilenenlerin de dikkatini çekecek önemdedir.
Hayat, baştan sona bitmeyen bir arayıştır. Serinin ilk iki kitabından takip ettiğimiz kadarıyla, herkes gibi Emily de çocukluktan ergenliğe ve genç kızlığa adım attığı yıllar boyunca çeşitli arayışlar içindeydi.
Okurun güvenini hiçbir zaman boşa çıkarmayan Emily, bu kitapta hayatının en büyük meydan okumalarından biriyle karşı karşıya. Olayların derinlemesine analiz edilmesi, sınırsız hayal dünyası, iyiliğe inancı, doğaya aşkı, edebiyat yeteneği ve Tanrı vergisi altıncı hissi sayesinde verdiği karaların çoğu isabetli olmuş ve karşılaştığı yol ayrımlarında doğru yolu seçme becerisini gösterebilmişti. Ancak Emily’nin hayatındaki en önemli ve zor kararlardan birini vermesi gerekiyor: bir ömür aynı yastığa baş koyup beraber yaşlanacağı insanı seçmek. Bu dalgalanmış ve durulmuş genç kızın toplum baskısı, mensup olduğu aileye özgü meşhur gurur ve güçlü geleneklerin cenderesinden sıyrılıp sağlıklı bir karar alabilmesi mümkün olabilecek mi?