Rilke, sevgilisi Lou Andreas Salomé'nin teşvikiyle, bilgi ve görgüsünü artırmak, sanat tarihine dair bütünlüklü bir bakış geliştirmek amacıyla 1898 Nisan ayında Floransa’ya gitti. Floransa ve yakın çevresinde gezmedik yer bırakmadı, neredeyse her heykel ve tabloyu inceledi. Bu izlenimlerini Lou’ya iletmek için sıcağı sıcağına kaydetti. Floransa Günlüğü bu notlardan oluşmaktadır.
Rilke'nin düzyazılarından oluşan Sanat Üzerine, Genç Bir Şaire Mektuplar, Auguste Rodin, Cezanne Üzerine Mektuplar, Çünkü Zordur Sevgi'nin ardından Floransa Günlüğü’nü de, dizinin öykü derlemeleri -Tanrıdan Öyküler, Beyaz Mutluluk, Sonuncular, İsa Çocuk- gibi, Kâmuran Şipal’in Türkçesiyle okurlarına sunmaktadır.
Genel Özellikler |
|
Çevirmen | Kamuran Şipal |
Barkod | 9789754068962 |
Sayfa Sayısı | 152 |
Baskı Sayısı | 1. Baskı |
Cilt Tipi | Karton Kapak |
Dil | Türkçe |
Kağıt Cinsi | 3.Hamur |
Boyut | 13.50 x 19.50 |
Cezanne'in ölümünden sonra anısına 'Galerie d'Automne'da düzenlenen sergiyi gezen Rilke resimlerden çok etkilenir. Serginin üzerinde bıraktığı izlenimleri karısına birdizi mektupla iletir. 6 Ekim 1907 arasında her gün bir mektup yazar. Mektuplardan anlaşıldığına göre Cezanne'in sanatıyla tanışması Rilke'yi Rodin'den daha fazla etkiler ve yaşamının sonuna kadar Cezanne'in yapıtlarının kendisi için son derece önemli örnek olduğunu açıklamaktan kaçınmaz.
Portekizli yazar Fernando Pessoa, alçakgönüllü yaşamının ardından ölümüyle birlikte keşfedilmiş, günümüzde modern edebiyatın efsanelerinden biri haline gelmiştir. Sadece yazdıklarıyla değil yaşamıyla, hatta yaşamlarıyla da efsanedir: yarattığı, onların adları ve üsluplarıyla kaleme aldığı dev bir miras bıraktı Pessoa.
Sıradan bir muhasebeci olan Bernardo Soares kimliğiyle yazılmış Huzursuzluğun Kitabı, üzerinde aralıklarla yirmi yıl çalışılmış, Pessoa’nın son halini vermekten özenle kaçındığı bir nehir-metindir. Yazarının deyimiyle “olaysız bir özyaşamöyküsü” olan Huzursuzluğun Kitabı’nı, okuyucuların hem metne hem de Pessoa’ya yaklaşmasını sağlayacak yeni bir edisyonla sunuyoruz.
Sadece kullandığı yazar kimlikleriyle değil üslubunun kıvraklığıyla da okuyucusunu şaşırtan bu gizemli yazar için güzel bir saptamayı John Hollander yapmıştı: “Pessoa yaşamasaydı, Borges onu icat ederdi.”